Hastanelerde sürdürülebilirlik uygulamaları üzerine… / Nizamettin Yiğit

Hastanelerde sürdürülebilirlik uygulamaları üzerine… / Nizamettin Yiğit

Önceki yazılardan birinde sürdürülebilirlik konusuna genel bir giriş yapıp sağlık alanında da bunun önemini kısaca vurgulamıştık. Sağlık alanındaki sürdürülebilirlik sağlık hizmeti sunumu öncesi ve sonrasınının hazırlığı ve planlanması ve de hizmet sunumu sırasında sürdürülebilirlik olmak üzere safhalara ayıranlar olduğu gibi, bir sağlık kurum veya kuruluşunun tüm ziyaretçi ve çalışanlarının kullanım ve çalışma alanı olması sebebiyle de dolaylı olarak bağlantılı olduğu konular da olabilmektedir. Örneğin günlük hasta, ve ziyaretçi sayısı, bunların ulaşım şekli ve bu araç ve insan trafiğinin düşünülerek planlama yapılması gerekir.

 Kurumsal sürdürülebilirlik

Yerleşkenin en az yürüme ve en az zaman kaybıyla planlanması hem çalışanların hem de ziyaretçilerin sağlığı ve verimliliği için önemlidir. Hal böyle olunca da konu sadece çevresel sürdürülebilirlik değil aynı zamanda mali sürdürülebilirlik bakımınından da öenmli bir husus olarak karşımıza çıkar. İşte mali, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik unsurlarının bir arada değerlendirilmesini ve bir kurumun planlama ve yönetimi de dahil edilerek bu bağlamda durum ve konumunu ise kurumsal sürdürülebilirlik ifadesiyle inceliyoruz. Kurumsal sürdürülebilirlik konusuna ayrıca bir yazı ayırmak gerektiğinden şimdilik burada bırakacağız.

Mimari planlama

Yeni nesil hastanelerde bu nedenle hastanenin ana girişine toplu ulaşım sisteminde araçtan indikten sonraki yürüme mesafesinn kısalığı hedeflenmektedir. Bu özellikle hastaların bir sıkıntı yaşamadan kuruluşa kendisinin ulaşmasını sağlamak bakımından önemlidir. Yine günlük hasta girişi yoğunluğu ve bu yoğunluğun poliklinikler arasındaki dağılımına bağlı olarak hastane içerisinde yürüme trafiği de dikkate alınması gereken bir unsur olarak karşımıza çıkar.

Benzer nedenlerle radyoloji servisinin bütün birimlerden hasta geleceğinden tüm polikliniklere aynı mesafe olmasına çalışılmaktadır. Yine yeni hastanelerde her polikliniğin bir bekleme alanı olması, koridor boyunca yürüme ve hasta taşıma hareketliliğinin daha rahat seyretmesini sağlamayı amaçlar.

Personelin veya hastanın hastaneye gelişinden ayrılışına kadar işlemlerini tamamlaması için mümkün olduğu kadar az mesafe yürümesi asıl amaçtır. Bu durum hasta bakımından hasta sağlığı ve memnuniyeti için önemliyken durum personel için iş ve işçi sağlığı ve güvenliğinin konusu olarak karşımıza çıkar. Buradaki zaman kaybını önlemek, zamanla yarışılan durumlarda ise risk almamak için süreci hızlandırmak amacıyla personelin hastane içinde hızlı ve/veya yorulmadan biraz daha uzak bir birime gidip gelmesinde kullanılması amacıyla akülü veya aküsüz kaykay ya da steplerin kullanıldığı da vakidir.

Bu günlük iş akışının yoğunluğuna göre yapılacak planlama aynı zamanda yerleşkenin geometirik ve fiziki planlanması için de önemlidir. Bu konuyu en verimli şekilde planlayabilmek için mimarlık şirketlerinin farklı branşlardan hekim danışmanları olur ve bu danışmanlar ile hastane projesinin sahibinin danışmanları arasındaki iletişime neticesinde mimarlar bir plan ile gelirler.

Hastane içinde ve çevresinde yeşillk ve doğanın varlığı hususunda ise bunun hem çalışan hem de hastanın sağlığı bakımından önemli olduğu görüşündedir uzmanlar. Bu nedenle mimarlar hastane çi ve dışını planlarlarken de ilgili alanlarda insanlarla birlikte çalışırlar. Konunun insan psikolojisi için önemine dair, hastaların ruh hallerine dair çalışmalar mevcuttur. Konunun o tarafını psikolog ve hekimlere bırakıp biz hastane için yeni nesil hastanelerde hangi tür sürdürülebilirlik uygulamalarının kullanıldığına geri dönelim.

Yeni yapı malzemeleri

Yeni nesil yapı malzemeleri hem dayanıklılık bakımından hem de malzemenin sağlayacağı konfor bakımından iyileşmiş ve gelişmiştir. Betonların doğal havalandırma özelliklerinin olması, inşa sırasında konulan havalandırma, ısıtma, soğutma yöntemleri ve bunlara uyumlu malzemeler seçilmesi binaların kullanımında sağlanacak konfor yanı sıra karbondioksin emisyonu bakımından önemli olup gözardı edilmemelidir. Beton blokların kendiliğinden havalandırma özelliğine sahip olması, bu blokların yalıtım ve kullanımını iyileştirmekte ve ömrünü artırmaktadır. Yine modern yapı malzemeleri ile doğal malzemelerin birarada kullanıldığı örnekleri de görmekteyiz.

Havuz ve göletler ve yağmur suyu

Hastane binası içerisinde ve dışarıda irili ufaklı havuzlar ve fıskıyeler olması insanı dinlendirmekte olduğunu sanırım hepimiz kabul ederiz. Bu havuz ve göletlerin suları sürekli takviye edilmesi ve bakımı yapılması gerektiğinden önemli bir su sarfiyatı oluşturmaktadır. Batıda yakın zamanda inşa edilen hastanelerin hemen hepsinde binanın çatılarından toplanan yağmur sularıyla bu göletler ve havuzlar doldurulmakta, su seviyesi doluluk noktasına ulaştıktan sonra ise ya araziye ya da lağım sistemine verilmesini sağlayacak bir düzenek kurulmaktadır. Gölet ve havuzda bulunan su, kapalı devre bir süzme ve fıskiye sistemiyle süzülüp tekrar ortama geri verilmekte bu yolla yosun, kokuşma vs gibi durumlar önlenmeye çalışılmaktadır. Bu gölet ve havuzlardaki su aynı zamanda bina çevresindeki çiçeklikler ve yeşil alanların sulanması için de kullanılabileceği düşünüldüğünde ciddi bir su tasarrufunun sağlandığı söylenebilir.

Yeşil enerji

Fosil enerji kaynaklarının bir gün biteceği ilk defa 19. yy dile getirilmiştir. İlk dile getirenlerden biri Mouchot olup bunu 19.yy sonlarında Siemens’in fotovoltaik etkiyi ifade etmesi takip etmiştir. 1905 yılında Weber fosil yakıtların sonunu yazmasıyla konu daha da hareketlenmiş ve diğer alanların gelişmesi de bir taraftan gerçekleşmiştir.

Bugün yeşil enerji dediğimizde, çevreye başka bir yük bırakmadan, doğada bulunan rüzgar, su, güneş enerjisi gibi kaynaklardan enerji üretilmesi sistemi ve bu sistemlerin ürettiği enerjiye de yeşil enerji ifadesini kullanıyoruz. Hastanelerde yeşil enerji uygulamaları yoluyla hastanenin CO2 emisyonunun sıfırlanması mümkün olabilmektedir.

Yeşil enerjini kullanımı ilk yıllarda hastanelerde sıcak suyun güneş enerjisiyle ısıtılması şeklinde başlamış, daha sonra özellikle küçük boy yatay veya dikey rüzgar türbini ile elektrik enerjisi üretip, en azından bir miktar enerji üretilmesi ve bu enerjinin kullanılması takip etmiştir. Bugün güneş enerjisiyle sıcak su elde etme işlemi elektrik enerjisi üretim sistemiyle melez olarak da uygulanabilmekte ve ısıtmaya ihtiyaç duyulan soğuk aylarda hastanenin kalorifer sistemi buradan elde edilen sıcak suyla beslenmekte veya en azından takviye edilerek enerji tasarrufu sağlanmaktadır.

Fotovoltaik elektrik üretim panellerindeki gelişmeyle birlikte bugün hastanelerin pencere veya dış kaplamalarında kullanılan camlar, fotovoltaik güneş panelleri şeklinde kullanılabilmekte ve hem hastanenin iç mekanlarının dışarıdan gün ışığı alması sağlanmakta hem de binanın kullandığı enerjinn bir kısmı veya bazen tamamı karşılanmaktadır.

Binaların ısıtılması ve soğutulmasında yeraltı ısısından da yararlanılmaktadır. Sıcak ülkelerde binaların veya yapı malzemelerinin soğutulması yeraltı sabit sıcaklığının kullanılması yoluyla soğuk ülkelerde ise kışın binaların ısıtılmasında kullanılmaktadır. Burada düzenek suyun önce yeraltına pompalanması ve kapalı sistem ile geri dönen suyun mevsime bağlı olarak ısıtma veya soğutma sistemine verilmesi esasına dayanır.

Yeşil çatı

Binaların çatıları yazın artan sıcaklık nedeniyle ve kışın da aşırı soğuk nedeniyle sürekli bir ek ısı yalıtımına ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle çatılar planlanırken yeşil çatı olarak planlanmakta ve çatı yüzeyi (kullanılmayan kısmı veya uygunsa kullanılan kısımlarının da altı) uygun bir otsu bitki örtüsü karışımı yetiştirilmesi yoluyla yeniden düzenlenmektedir. Bu ise çatının fiziki yapısına ek olarak 10 ila 15 cm arasında bir ek ısı yalıtım tabakası oluşturmaktadır. Bu yalıtım sayesinde yaz aylarında üst kat(lar)ın serinletilmesi, kışın da ısıtılması için daha az enerji harcanmaktadır.

İçeride ve dışarıda bitkilerin seçimi

Eskiden beri bazı baharat bitkilerinin güzel kokuları yanı sıra dinlendirici etkileri veya bazı hayvanları kovucu etkileri olduğu bilinmektdir. Hastane içinde veya çevresindeki yeşil alan düzenlemelerinde bitkilerin iyi seçilmesi, bataklık benzeri bir ortam oluşmasının önlenmesi için de önemlidir. Lavanta, biberiye, kekik, nane gibi otsu bitkiler yanı sıra manolya, gül gibi ağaç ve çalı grubundan çiçekli bitkilerin seçilmesi, hastane çevresinde küçük meyveli ağaçların da bulunmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Elbette bitkiler bu birkaç bitki ile sınırlı olmamalı, yıl boyunca çiçeklilik dönemleri de dikkate alınarak doğal bir renk ve rayiha oluşması sağlanmalıdır.

Yeşilin bütünleşmeşmesi

Hayvanlar özellikle de böcekler, böcekler arasında da en önemli grup olarak arılar olmadan bitkilerin çoğunun verimli olamayacağını biliyoruz. Tozlaşma ya da döllenme dediğimiz doğal mekanizmanın taşıyıcısı olan arılar, kelebekler, gibi bitkilerin çiçek, gövde, meyve veya yaprakları üzerinden yaşamlarını ve besinlerini temin eden hayvan türleri bitki tohum ve meyvelerinin oluşmasının hayati öneme sahip aracılarıdır. Bu nedenle hastane çatısına konulacak bir veya iki arı kovanı, ağaçlara asılacak birkaç kuş veya böcek yuvası olabilecek delikli kütükler, hastane çevresinin daha sürdürülebilir olması, kuş türleriyle kendiliğinden zengileşmesinin sağlanması için de anlamlıdır.

Çöp yönetimi

Oluşan çöpler ve bunların yönetimi bugün hayatımızın her alanında çok önemlidir. Çöp toplama ve yığma noktaları/merkezlerinin kapalı ve yer altında olması, günlük toplanması, toplama sonrasında çöp kutularının kontrol edilip temiz olmayanların yıkanması istenmeyen böceklerin oluşmasını ve yayılmasını önlemek için etkin bir yöntemdir. Yine istenmeyen böceklerin yayılması, hastane içinde ve dışında sağlık riski oluşturmasını önlemek için bir mücadele yöntemi de uygulanmalıdır. Sürdürülebilir bir hastenede böcek öldürücü olarak zehirli kimyasallar kullanılamaz. Bu amaçla ilaçlamanın daha ekonomik ve daha insani aynı zamanda daha doğa dostu yöntemler seçilmelidir. Su birikintilerinin oluşmasını önlemek, bitki çeşitliliğini iyi çalışıp seçmek de bir mücadele yöntemidir.

İster çevre ile alakalı olsun ister hastane mimarisinin hasta ve çalışan için en az yorgunluk oluşturacak şekilde düzenlenmesi, ve bu planlara göre tamamlanması olsun bütün bunlar hem hasta hem de çalışan ruh hali ve sağlığı bakımından önemlidir. Yukarıda birkaç başlık altında kısaca değindiğimiz hususlar hastanelerin sosyal ve bir bina veya yerleşke için çevresel sürdürülebilirliğinin temelidir. Sağlıklı bir ortam, sağlıklı sonuçlar almanın ana gereklerinden biridir.

Kaynak : Hastanelerde sürdürülebilirlik uygulamaları üzerine Nizamettin Yiğit https://saglikveyonetim.home.blog/2019/09/09/hastanelerde-surdurulebilirlik-uygulamalari-uzerine-nizamettin-yigit/

Nurettin Altunbudak

Manisa Soma doğumlu, Balıkesir lisesi Mezunu. ODTÜ Fizik Bölümünde okudu. Hastane Bilgi Yönetim Sistemi ve Sağlık Bilgi Yönetim Sistemi firmalarında 25 yılı aşkın yöneticilik yaptı. Sağlık Bakanlığı "Halk Sağlığı Laboratuvar Bilgi Sistemi", "Ulusal Hastane Enfeksiyon Sürveyans Yazılımı", Ana Çocuk Sağlığı "Ulusal Neonatal Topuk Kanı Tarama Yazılımı", G2G kapsamında, Hollanda Ulusal Sağlık Enstitüsü işbirliği ile "Ulusal Zehir Bilgi Sistemi", "Ulusal Tüberküloz Bilgi Sistemi", "Web Tabanlı Halk sağlığı Klinik Dışı laboratuvar Bilgi Sistemi" projelerinde yöneticilik yapmıştır. 2015 Yılında, Sağlık Bilişimi Yöneticileri (Sabiyed) Dernek Başkanlığı yapmıştır. Hastanelerin HIMMS akreditasyon süreçlerinde danışmanlık, eğitmenlik yapmıştır. Şu anda saglikteknoloji.com Genel yayın yönetmenliği ve sağlık bilişimi konularında danışmanlık yapmaktadır